CHP İstanbul Milletvekili Avukat Turan Aydoğan, artan baskılar nedeniyle gazetecilik mesleğini icra etmenin gün geçtikçe zorlaştığını ve bunun antidemokratikleşmenin en somut göstergelerinden biri olduğunu ifade etti. 

CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, 3 Nisan Dünya Basın Özgürlüğü gününde ülkenin en belirgin sorunlarından olan basının üzerinde aratan baskı ve saldırıları hatırlatarak konuyu Meclis gündemine taşıdı. Meclis’in, demokrasiye vurulan büyük darbelerden biri olarak basın üzerindeki baskıyı azaltmak adına adım atması gerektiğini ve konunun uzmanları, ilgili meslek odalarının da katılımıyla bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğini ifade etti. Aydoğan, “Dünyada özgür basına tahammülün olmadığı ülkelerde basının üzerinde ciddi baskılar var. Habercilik yapmak, hakikatin peşine düşmek ve bunu kamuoyu ile paylaşmak ağır bedeller ödetiyor gazetecilere. Bugün habercilik yaptığı için 85 basın ve medya çalışanı cezaevinde. Bu tablo elbette demokrasiyi tehlikeye atıyor. Tutuklu gazetecileri infaz düzenlemesinden de faydalandırmamak için çok çaba sarf eden, gazetecilerin cezaevinden çıkmasını engelleyen iktidar ve ortağı bu süreçte de demokrasiye ağır darbeler vurdu.” dedi. 

BAĞIMSIZ BASIN KURULUŞLARINA HEP BERABER DESTEK OLMALIYIZ

Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi raporuna dikkat çeken Aydoğan, “Bu yıl 180 ülke arasında 154'üncü sırada yer almışız. Raporda Türkiye'de internet üzerinden sansürün arttığını görüyoruz. İktidarın kontrol altında tutamadığı fakat bunu yapmak için adımlar attığı bir süreçteyiz. Yandaş bir medya ordusu ile karşı karşıya kaldığımız bu süreçte bağımsız medya organları, haber siteleri, sosyal medya mecralarından yapılan işler çok kıymetli. İktidarın politikalarını eleştiren basın veya medya kuruluşları dört bir yandan cendereye alınmış durumda” ifadelerini kullandı.

GAZETECİLER DEMOKRASİ SAVUNUCULARI İÇİN ÇOK DEĞERLİ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un kiraladığı araziye yaptırdığı yapıların İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılmasına dair haberlere ‘terör’ soruşturması başlatıldığını hatırlatan CHP’li Aydoğan, “Terörle mücadele kanununda yapılan terör tanımının açık uçlu olması siyasi iktidarın canını sıkan herkesi ve her olayı terörist ve terör olarak yaftalamasını sağlıyor. Bu ve benzeri haberleri yapan gazetecilere de dediğim gibi bedel ödettiriliyor. Demokrasi serüvenimiz açısından kara bir leke olan bu somut baskılarla mücadele eden ve gerçekten habercilik yapan basın kuruluşlarının yanında olmalıyız. Bu anlamda vatandaşlarımıza da görev düşüyor. Maddi olarak da zorda olan hakikatin sesi olan bağımsız basın kuruluşlarına hep beraber destek olmak ve onları yaşatmak zorundayız. Hakikatleri görmeden, gerçeği bilmeden daha iyi bir dünya inşa etmek zor bu yüzden gazeteciler biz demokrasi savunucuları için çok değerli” dedi. 

CEZAEVİNDE, İŞİNİN BAŞINDA, HAKİKATİN PEŞİNDE OLAN GAZETECİLERE SELAM

Bütün bu karamsar tablonun içinde birer aydınlık olan gerçek gazetecilerle ve demokrasi savunucularıyla beraber demokrasi tarihini yeniden yazacaklarını ifade eden Aydoğan, “Bu yoğun baskılar siyasi iktidarın halk desteğinin azaldığının bir göstergesidir aslında. Bu baskıları demokrasi savunucularıyla beraber ortadan kaldıracağız. Mesleğini onurlu biçimde yaptığı için cezaevinde olan, yurt dışına gitmek zorunda kalmış ve tüm baskılara rağmen işinin başında, hakikatin peşinde olan gazetecilere selam ediyorum ve Dünya Basın Özgürlüğü Günlerini kutluyorum” ifadelerine yer verdi. 

İşte Turan Aydoğan'ın verdiği o araştırma önergesi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Basın özgürlüğü, haber, fikir ve düşünceleri, çoğaltıcı araçlarla, serbestçe açıklayabilmek özgürlüğü olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bilgi ve düşünceleri serbest olarak toplayıp, yorum ve eleştiri yaparak çoğaltabilmek ve bunları serbest olarak yayımlayıp dağıtabilmek haklarını da içermektedir. 
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 180 ülkede basın özgürlüğünün durumunu mercek altına aldığı 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ni kamuoyuna açıklamıştır. Rapora göre Türkiye listede 154’üncü sırada yer almıştır. 
Raporda, Türkiye'de tutuklu gazeteci sayısında geçen yıl az bir gerileme kaydedilse de dünya genelinde hala en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülkelerden birinin Türkiye olduğu vurgulanmıştır. Türkiye'de internet medyasına yönelik sansürün arttığı belirtilen raporda, RSF'in ortak kuruluşu Bianet'in verilerine göre 2019 yılında en az 586 haberin internette sansürlendiği de vurgulanmıştır. 
Örneğin yakın zamanda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un kiraladığı araziye yaptırdığı yapıların İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılmasına dair haberlere ‘terör’ soruşturması başlatıldığı basına yansımış haberler arasındadır. Birçok gazetecinin işini yaparak gerçek bilgileri kamuoyu ile paylaşması gazetecinin cezalandırılmasına neden olmuştur. Bu da ülkemizin demokrasi serüveni açısından vahim bir tablo oluştuğunun açık örneklerinden biridir. 
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine göre ülkemizde 85 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde tutuklu ya da hükümlüdür. Bu veriler de yine demokratik bir ülkede olmaması gereken verilerdir. 
Demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin parlamentosunda demokrasi adına kara bir leke olarak adlandırılabilecek olan basına yönelik artan saldırı ve cezalandırmaların ortadan kaldırılması ve sorunun kökten çözülmesi adına, konunun uzmanları ve ilgili meslek gruplarının da katılımıyla bir araştırma komisyonu kurulması elzem hale gelmiştir.  Bu bağlamda Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.