İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun CHP'li belediyelere yönelik gönderdiği yardım ambargosu genelgesine Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada sert tepki gösterdi. İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya tepki göstererek, "Kanun hükmü açıktır; belediyelerin bağış alması yasaldır, izne tabi değildir, yapılan bağışlara el konulamaz, valilikler vasıtasıyla belediyeler tarafından başlatılan bağış kampanyaları durdurulamaz. Bu yaptığınız yetki gasbıdır, kanun tanımazlıktır, suç işlemektir. Belediye Kanunu sadece AK Partisinin belediyeleri için çıkarılmış bir kanun değildir. Sayın Soylu, Acun yardım yaparken sen Survivor’da mıydın, Çiftlik Bankta tosuncuk para toplarken neredeydin? Tokatçıya para toplamak serbest, belediyeye mi yasak bunları sormak istiyorum" dedi.

İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'nin Meclis Genel Kurulu'nda CHP'li belediyelere yetki gaspına tepki gösterdiği konuşması şöyle:

"Vatandaşın heyula gibi üstüne çöken, yaşamakla aç kalmak arasında kâbuslar gördüğü corona gündeminde Genel Kurulumuzun gündemi, ne yazık ki uluslararası anlaşmalar. Rızkı peşinde koşan ve mecburen çalışmak zorunda kalan, evde kalamayan vatandaşlarımız var; yevmiyeli çalışan gündelikçilerimiz, sosyal güvencesi olmayan çalışanlarımız, işten çıkarılma korkusu yaşayan işçilerimiz, kredi borçları ötelense bile “Üç ay sonra nasıl ödeyeceğim?” diye kara kara düşünen esnafımız, çiftçimiz, hâlâ yeterli koruma malzemesi verilmeden canla başla çalışan sağlıkçılarımız var.

Gönül arzu ederdi ki vatandaşların “Bizim hâlimiz ne olacak?” kaygısına cevap verecek bir gündemle toplanabilseydik. Genel Kurul yine ülke gündeminin dışında kaldı. Tabii, ülke gündemine odaklananlar da var, mesela Sayın Cumhurbaşkanı. Her kriz anında dolaylı bir vergiyle vatandaşın kapısını çalarak krizi fırsata çeviren Hükûmet, bu sefer de bu taktiğin tutmayacağını bildiğinden elindeki ikinci koza sarıldı, “Biz bize yeteriz Türkiye.” diyerek vatandaşın vicdanını vergilendirmeye başladı. Bugüne kadar alınan vergiler, yapılan bağışlar doğru kullanılsaydı biz zaten birbirimize yeterdik ama demek ki yetememişiz.

Yardım kampanyası Sayın Cumhurbaşkanımızın 7 maaşını bağışlamasıyla start verdi, Allah hayrını kabul etsin ama gönül isterdi ki Cumhurbaşkanının bu bağışına, vergi borcu silinenler, 21/b kapsamında ihalesiz iş alanlar, Kızılay üzerinden Ensara bağış yapanlar da dâhil katılabilseydi. Ya da üst düzey memuriyetleri olmasına rağmen birkaç üst yönetim kurulu üyeliğinden maaş alanlara da maaşlarını bağışlatabilseydi. Tedbir paketi açıklanırken kayırdığı 5 müteahhitten bağış sözü alabilseydi. Ve Sayın Cumhurbaşkanı, keşke, maaş bağışlamak yanında, israfı önleyeceklerinin sözümü verebilseydi, Katar’ın hediye ettiği, hediye uçağı bağışlasaydı, özel siparişlerle yaptırılan makam aracı filosundan birkaç araç bağışlasaydı, kamunun araç saltanatına son vereceğini duyurabilseydi, kamunun elinde sadece otoparkçılık yapan, işlevini, görevini tamamlamış KİT’lerin yönetim kurulu saltanatına son vereceğini duyurabilseydi.

Vatandaşımızın cebi olmasa da gönlü zengin. “Deprem oldu, ver; sel oldu, ver; çığ düştü, ver.” Türk milleti, devlet, millet söz konusu olunca her türlü yardımı yapar, geçmişte de yapmıştır, yine yapar ve sorgulamaz da Allah rızaca için yapar, millet sevgisi için yapar. Vatandaştan istenen bu paralarla hazine rahatlayacak mı? Bırakın artık vatandaşın duygularıyla oynamayı.

Bu ülkede kaynak var, kendileri bulamıyorlarsa biz tavsiyede bulunabiliriz. Yıllardır toplanan deprem vergileri var, imar ve vergi affından hazineye aktarılan paralar var, bedelli askerlikten toplanan paralar var, İşsizlik Fonu var. Müşteri garantisi verilmiş havaalanı ve köprülere üç ay para ödemeyin. Sözleşmenizde “Mücbir Sebep Durumu” başlıklı bir hükmünüz yok mu? Bu hükme istinaden yandaş müteahhitlere ödemeyi durdurun. Merkez Bankasının elinden ihtiyat akçesini aldınız. İşte ihtiyati durum, kullanın. Bugünden daha zor gün mü bekliyorsunuz? Örtülü ödeneğiniz ne güne duruyor?

Verdiğimiz kanun teklifleri vardı, hiçbirini kabul etmediniz. Asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızı gelir vergisinden muaf tutun. Tüm Kredi Yurtlar Kurumu borçlarını bir yıllığına faizsiz olarak erteleyin. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartının kapsamını genişletin. Elektrik, doğal gaz ve su fatura tüketim bedellerini pandemi süresince ilgili bakanlıklar karşılasın, elektrik faturalarındaki TRT payını kaldırın.

Fatura ödemelerinin gecikmesi durumunda verilen hizmet durdurulmasın. Salgın süresince bütün gıda ve temizlik ürünlerinden alınan KDV oranını yüzde 1’e düşürün. Bu süreçte fedakârca çalışan, çalışırken vefat eden kahraman sağlık çalışanlarımızı şehit sayın. Hiçbirini duymadınız, görmediniz, vatandaşınıza sırt çevirdiniz. Vatandaşımızın gıda paketine de ihtiyacı var ama önceliği nakit para. Vatandaş kira ödeyecek, su, elektrik, doğal gaz faturası ödeyecek, üç ay sonra bankalara faizle kredi ödeyecek.

Sadece sosyal yardımlaşma vakfında kayıtlı vatandaşlara verilen yardım yeterli değil, sosyal yardımlaşma vakfından yardım almanın kriterleri var: Gelirin olmayacak, evin olmayacak, üstüne kayıtlı herhangi bir taşınmazın olmayacak.

Şimdi vatandaşımız öyle bir durumdaki 15 gün öncesine kadar az da olsa gelir getiren bir işi vardı. Esnafın dükkânı ve çalışanı, seyyar tezgâhında satış yapan işportacımız, evlere gündeliğe gidip evladının rızkını çıkaran analarımız vardı. Berberlerimiz vardı, lokantacılarımız vardı, emeklinin vakit geçirdiği kahvehanelerimiz vardı. Sezon açılacak diye sevinen turizmcilerimiz, bari 6 ay eve ekmek götüreceğim ümidi taşıyan otel çalışanlarımız vardı.

Esnaf kepenk kapattı, turizmci otel kapattı, çalışanların bir kısmı ücretli izne ayrıldı, bir kısmı işten atıldı. İŞKUR’a kaydolup iş bulma ümidi taşıyan ve bu salgın nedeniyle bu ümidi de elinden alınan vatandaşlarımız var. İŞKUR’un önünde bir işsiz ordusu listesi var. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın elindeki sosyal yardımlaşmadan yardım alan kişilerin yanında SGK’li vatandaşlarımızın listesi de elinde.

Madem halktan biz bize yeteriz Türkiye’m diye yardım bekliyoruz hadi o zaman toplanan paraları İŞKUR’un önündeki bu işsiz ordusuna verelim. Yanı sıra, SGK’li vatandaşlarımızın listesi var bu vatandaşlarımıza nakit olarak yardım yapalım. Verelim ki, bu kâbus dolu günler bittiğinde vatandaşımızın elinde sıcak para olsun, alış veriş yapabilsin, borcunu ödeyebilsin, esnaf da rahat etsin, nefes alsın. Berber de, lokantacı da, pazarcı da nefes alsın.

Değerli milletvekilleri, öyle bir dönemden geçiyoruz ki bir virüs bütün ayrılıkları ortadan kaldırdı; zengin-fakir, ünlü-ünsüz, saltanat sahibi, iktidar sahibi-muhalif ayrımı yapmadan. Ne kendini süper güç ilan eden Amerika ne onunla yarışan Rusya ne ticareti elinde bulunduran Çin ne Avrupa ne de İran dinledi. Gün, ayrıştırma değil birlik olma günü ama hâlâ bunun farkında olamamış bir AK Partisi iktidarı var. Bakın, iktidarın elinden kaçırdığı büyükşehir belediyeleri günler önce yardım kampanyaları başlattı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın başlattığı kampanyanın adı “Dayanışma İçin 6 Milyon Tek Yürek.” Aynı şekilde, İstanbul ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanları da “Biz de dayanışma içindeyiz.” diyerek sizin üzerinizdeki yükü almaya çalıştı ve bu kampanyalar gerçekten ilgi gördü, belediyeler topladıkları yardımları vatandaşlara dağıtmaya başladı.

Peki, bugün ne oldu biliyor musunuz? İçişleri Bakanlığı bir genelge yayımlayarak belediyelerin valiliklerden izinsiz yardım toplayamayacağını, izinsiz faaliyetler hakkında soruşturma açılacağını duyurdu. Sayın İçişleri Bakanını kim, nasıl bilgilendiriyor bilmiyoruz, etrafına bir göz atsın. 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nun 1’inci ve 2’nci maddeleri açık. Bu kanunun ilgili maddeleri, yardım toplamaya yetkili kişi ve kuruluşları ve bunların hangi amaçla yardım toplayabileceklerini belirler. Ayrıca, Anayasa’mızın 127’nci maddesine göre belediyeler kişi ve kuruluş değil, mahallî idare kurumudur.

Dolayısıyla yasa belediyeleri kapsamaz, hiçbir kanun da Anayasa’ya aykırı olamaz. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediyelerin yetki ve imtiyazlarını düzenleyen 15’inci maddesinin (i) bendine göre bağış kabul etmek belediyeye verilmiş bir imtiyaz olup belediye başkanlarının görev ve yetkilerini düzenleyen 38’inci maddenin (l) bendine ve belediyelerin gelirlerini düzenleyen 59’uncu maddenin (g) bendine göre yasal bir gelirdir. Kanun hükmü açıktır; belediyelerin bağış alması yasaldır, izne tabi değildir, yapılan bağışlara el konulamaz, valilikler vasıtasıyla belediyeler tarafından başlatılan bağış kampanyaları durdurulamaz. Bu yaptığınız yetki gasbıdır, kanun tanımazlıktır, suç işlemektir. Belediye Kanunu sadece AK Partisinin belediyeleri için çıkarılmış bir kanun değildir. Sayın Soylu, Acun yardım yaparken sen Survivor’da mıydın, Çiftlik Bankta tosuncuk para toplarken neredeydin? Tokatçıya para toplamak serbest, belediyeye mi yasak bunları sormak istiyorum.

Buradan çağrı yapıyorum. Şayet buna tevessül ederseniz vurduğunuz, vurmaya kalktığınız sille, bumerang olur size döner. Korkunun ecele faydası yok. Seçim zamanı gelince korkun ama bugün siyasi kaygıları, düşmanlığı bir tarafa bırakarak bir ve beraber olun. Bugün sen ben yok, hep birlikte sıkıntı çeken bizler varız. Gün siyaset günü değil, gün elini taşının altına koyma günü. Belediyelere yol gösterin, devletin kayıtlarında listeler var onlara verin.

İşsizleri siz biliyorsunuz, kimsesizleri siz biliyorsunuz, yaşlıyı, engelliyi siz biliyorsunuz. Bir an evvel Biz Bize Yeteriz Kampanyası’na duygu sömürüsünü bırakın, virüsü bari siyasi hıncınıza, kininize alet etmeyin, ayrıştırılmadan birbirimizi eğitmenin yolunu bulun. Ha, siz bulamıyorsanız endişeniz olmasın, yardımsever vatandaşlarımız bir yolunu bulur. Vatandaş güvendiği para, yatacak yer arıyor, siz üstüne yatacak yer arıyorsunuz. Yapacağınız bağışı gıda olarak alır, belediyeyi arar, görevlilere ihtiyaç sahiplerine dağıtır. Sizin gerçekten yatacak yeriniz yok. "