CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Vekil adaylarını parti lideri değil millet belirlesin. % 10 barajı kaldırılsın. Yeni partilerin seçime girmesi engellenirse kumpası bozmak da boynumuzun borcu" dedi.

Siyasetin gündeminde, Siyesi Partiler Yasası'nda (SPY) yapılması planlanan değişiklik var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da değişiklik için “Evet” diyor. Ancak ardından da kendi önerilerini sıralıyor.

Sözcü'den Saygı Öztürk'ün haberine göre, her gün hem parti yöneticileri hem de belediye başkanlarıyla görüşüp gündemi değerlendiren Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söylüyor:

‘BAHÇELİ DİLLENDİRDİ'

“SPY'de değişiklik yapılmasını, MHP lideri Devlet Bahçeli dillendirdi. Erdoğan onayladı, AKP Grup Başkanı da çalışmaların devam ettiğini söyledi. Nasıl bir teklif gelecek? Bilmiyorum. Parlamentoya geldiğinde düşüncelerimi ifade edebilirim. SPY'de değişiklik yapalım ama özellikle iki temel değişiklik yapalım:

1- Yüzde 10 seçim barajını ya kaldıralım ya da makul düzeye indirelim. Yüzde 10 barajı bizden başka hiçbir ülkede uygulanmıyor. Artık 7 mi, 5 mi, 3 mü, 1 mi… Ama mutlaka indirilmeli.

2- Milletvekili adayını parti liderleri belirlememeli. Adayları millet belirlemeli.”

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “İktidar partisi içinden çıkan iki yeni parti var. İktidarda olan parti, yeni partinin seçime girmesini engelleyecek arayışlara girerse, bu demokrasiye darbedir, kumpastır.

Bunların seçime girmemesi için iktidar partisi ve ona destek veren MHP arayışa giriyor. Böyle bir arayışa girmek, demokrasiye inanmamaktır. Tam tersine bu engellerin kaldırılması gerekir. ‘Hem ben darbeye karşıyım' diyeceksiniz, hem de darbe hukukuna destek vereceksiniz.”

Vekil transferlerinin engellenmesi çabaları için de konuşan CHP lideri, “Yeni kurulan partilerin seçime girmesi engellenirse, kumpası bozmak da boynumuzun borcudur” dedi.

‘GİDİCİ OLDUĞU İÇİN'

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bir iktidar, gidici olduğunu görüp gitmemenin yollarını hukukun, demokrasinin dışına çıkarma arayışına başladıysa, bu demokrasiye zarar verir. Erdoğan gidiyor. Erdoğan, demokrasi, ekonomi, siyasal ahlak, israf açılarından ülkemize bir yüktür.

Bunu görüyor, yerinde nasıl kalabileceği arayışı içinde. Ama bu arayışlar onun istediği sonucu vermez. Halk, Erdoğan'ı daha yakından görmeye başladı.”

'BİZ BU OYUNA GELMEYİZ'

Kılıçdaroğlu, son dönemde “CHP'lileri sokağa dökme planları” yapıldığını öne sürdü ve şöyle dedi:

“Baskıcı bir yönetim anlayışıyla herkesi susturmanın arayışı içindeler. Bu arayışı gerekçelendirmek için de ‘CHP sokağa çıktı, anarşiden, terörden yana' söylemlerine yöneldiler.

Böylece, daha baskıcı yönetimle önce olağanüstü hal (OHAL) ilan edip sonra da kimsenin itiraz edemeyeceği bir yönetim arzuları var. Biz, bu oyunlara gelmeyeceğiz.”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın “Menderes'e, Özal'a hangi nedenlerle saldırdılarsa bize de aynı nedenlerle saldırıyorlar” sözlerini de hatırlatıp açıklamalarını şöyle sürdürdü:

‘HER ELEŞTİRİMİZ DOĞRU'

“Ağzımızdan çıkan her şey, her eleştiri doğrudur. Erdoğan, ‘Kul hakkı yemedim' desin. ‘İsrafa karşıyım, israf yapmadım' desin. ‘Hakim tayin ederken bilgisine, birikimine baktım, siyasi görüşüne bakmadım' desin. ‘AKP ve MHP grubu üzerinde benim vesayetim yoktur, iki grup da özgür iradeleriyle karar alır' desin, diyebilirse.”

'ERDOĞAN'DAN YANIT ALAMADIK'

CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Erdoğan'dan ve bakanlarından şunun cevabını da alamadık. ‘S-400'leri aktive edeceğim' desin. Katar ordusu 50 milyon dolarlık yatırım yapacaktı. Yatırım yapılıp yapılmadığının bilgisini versinler.

Şehir hastanelerinin kaça mal edildiğini tek tek millete açıklasınlar. Bu soruların hangisi yanlış? Şöyle bir gerçek var: Siyasette sorulardan rahatsız olan saray yönetimi var. Doğruların ifadede edilmesinden iktidar rahatsız oluyor. Doğruları da duymaya tahammül edemiyor” ifadelerini kullandı.

Sağlıkçılara ayrım yapmak vicdansızlıktır
Kemal Kılıçdaroğlu, “Virüsle mücadele eden sağlık çalışanlarına teşekkür ederim” dedi ve onların mağduriyetini dile getirdi: “İktidara, ‘Sağlık çalışanlarına ek mali imkanlar sağlayın' demiştim.

O sağlandı ama sağlık çalışanlarının tamamına değil. Orada da ayrımcılık yapıldı. Oysa sağlık çalışanlarının tümü 24 saat çalıştı. Onlar arasında ayrımcılık yapmak gibi bir vicdansızlığı kabul etmiyorum.”