CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlenen 23 Nisan özel oturumunda konuştu.

16 MADDELİK ÇAĞRI
Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 100'üncü yılında 16 maddelik bir çağrıyı sizlerin, yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyelerinin ve milletimizin bilgisine ve takdirine sunuyorum:

1) Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımıyla yeni bir demokratik Anayasa yapmalıyız. Bu Anayasa'nın temeli kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanmalı, demokrasilerde olması gereken denge, denetim esası sağlanmalıdır.

2) Yeni Anayasa'nın omurgasını - cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması olarak nitelendirdiğimiz- yeni ve güçlü bir demokratik parlamenter sistem oluşturmalıdır. Unutulmamalıdır ki demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyetimizde fikir, düşünce ve inanç özgürlüğüyle medya ve sendikalaşma dâhil örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller de kaldırılmış olacaktır.

3) Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve hukuk devletinin en önemli ayaklarından biri olan yargı kurumunun bağımsızlığı kesin olarak sağlanmalıdır. Adalete erişim hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

4) Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yasamadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde millî iradenin en geniş hâliyle temsil edilmesini sağlayacak yeni bir seçim sistemi yaşama geçirilmelidir. Ayrıca, siyasetçi ile vatandaş arasındaki güveni güçlendirmek için yeni bir siyasi ahlak yasasına ihtiyaç vardır.

5) Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yürütmedir. Yürütme tüm icraatıyla mutlak denetime ve hesap verebilirliğe açık olmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına görev yapan Sayıştay, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını denetlemelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak kesin hesap komisyonunun başkanlığı da muhalefet partilerine verilmelidir.

6) Yerel yönetimler rant ilişkilerini düzenleyici kurumlar olmaktan çıkarılmalı, refah devletinin asli unsurları hâline getirilmelidir. İyi tanımlanmış bir iş birliği ve iş bölümü çerçevesinde yerel yönetimlerin işlevleri artırılmalıdır.

7) Kamu istihdamında nepotizmden uzak, liyakate dayalı bir personel politikasına ivedilikle geçilmelidir.

8) Liyakate dayalı istihdam politikaları kapsamında özellikle eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve güvenlikte sıfır istihdam açığı hedeflenmelidir. Çocuklarımızın geleceği, vatandaşlarımızın sağlığı, engellilerimizin ve yaşlılarımızın bakımı, ülkemizin iç ve dış güvenliği tartışmasız, millî bir anlayışla oluşturulmalıdır.

9) Vatandaşlarımıza asgari bir gelir güvencesi sağlanmalı; bu bağlamda aile yardımları sigortası kanunu ivedilikle çıkarılmalıdır. Türkiye aile yardımları sigortasını çıkaracağını 1971 yılında Parlamentonun onayladığı bir yasayla topluma açıklamıştır. 1971-2020 takdirlerinize sunuyorum.

10) Demokratik standartlarda, adaletli ve denetime açık bir kamu ihale sistemine geçilmelidir.

11) Vergi politikası üretimi ve istihdamı özendirecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Ücretliler üzerindeki vergi yükü makul düzeylere çekilmelidir.

12) TÜİK verilerine göre her 3 kişiden biri kayıt dışıdır. Kayıt dışı istihdamla toplumsal destek sağlanarak mücadele edilmelidir. Bu mücadelede en etkili yolun sendikalaşma olduğu artık bilinmelidir.

13) Türkiye, yeni bir planlama anlayışı çerçevesinde, katma değeri yüksek ürün üretme hedefine kilitlenmelidir. Bu ilke bağlamında tüm üretim politikaları, diğer üretim biçimleriyle birlikte tümüyle ekolojik olmalıdır.

14) Sağlık hizmetlerine ön koşulsuz erişim bir haktır ve ücretsiz olmalıdır. Koruyucu ve sağlık hizmetleri bu doğrultuda planlanmalıdır.

15) Planlamada tarım temel stratejik sektörlerden biri olarak ele alınmalıdır. Bu bağlamda gıdaya sağlıklı koşullarla erişim hakkına ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

16) Eğitim, Türkiye'nin kalkınma stratejisinin en önemli, en temel parçası olarak yeniden ve paydaşlarıyla birlikte planlanmalıdır. Eğitim politikalarının tek hedefi fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür nesiller yetiştirmek olmalıdır. Üniversitelerimizde her türlü düşünce, fikir özgürce tartışılmalı, her türlü bilimsel çalışma özgürce yürütülmelidir. Değerli milletvekilleri, inanıyorum ki bunları özgür irademizle ve birlikte yaptığımızda, siyaset, kısır bir çekişme alanı olmaktan çıkıp büyük ölçüde sorunları çözme konusunda düşünce üreten bir alana dönüşecektir.

'Covid-19 salgını dolayısıyla siyasetçiler, bilim insanları, sivil toplum örgütleri, uluslararası kuruluşların yetkilileri diyorlar ki "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." O zaman en azından şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor: "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaksa gelecek nasıl olacak?" Bu konuşma biraz da bu sorunun yanıtını oluşturuyor. Cumhuriyetimizi gerçek anlamda demokrasiyle taçlandırırsak, emin olun, yine tüm mazlum milletlere örnek olacağız.
Değerli milletvekilleri, bunları yaptığımızda çocuklarımıza demokratik standartları yüksek, yaşanabilir bir Türkiye bırakacağız. Sadece çocuklarımız için değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihine ve tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun da gereğini yerine getirmiş olacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu tarihî görevi yerine getirmesi dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum.

Ve son olarak, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışına yetişen 115 milletvekilini ve sonrasında çalışmalara katılan diğer milletvekillerimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum. Covid-19 salgınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, terörle mücadelede şehit düşen güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Tüm gazilerimizle birlikte, hepimizi duygulandıran ve gururlandıran ve bu salgına karşı özveriyle mücadele eden tüm sağlık çalışanlarımıza da şükranlarımı sunuyorum.' sözlerini dile getirdi.