Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı'nın Genelkurmay Başkanlığı emrine atanmıştı. 

Odatv'nin, Yaycı'nın yakın çevresinden edindiği bilgilere göre; Cihat Yaycı istifa etti. 

"ONURUM GURURUM İNCİNDİ"

Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'ün haberine göre; Yaycı istifa gerekçesini “Onurum, gururum incindi” sözleriyle açıkladı.

"BUNUN ADI 'OPERASYON'"

Emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Cihat Yaycı'nın "istifa" kararını Odatv'ye değerlendirdi.

Söz konusu istifa için, "Her şeyden önce bu ülke için çok büyük bir kayıptır" diyen Üçok, "Bizim ülkemizin çok değerli komutanları, ne yazık ki, bu karanlık sistem nedeniyle birer birer elemine ediliyor" dedi.

Üçok, Yaycı’yı istifa sürecine getiren şeyin adına "operasyon" derken, MSB’nin bu süreci en az 6 öncesinden başlattığına dair kanıtları olduğunu ifade etti.

Üçok ayrıca, "MSB, bu ülkenin başarılı insanlarını yok etmek için veya onları istifaya sürüklemek için işlemlerin yapıldığı bir yer olmamalı" diye de ekledi.

Emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Odatv'ye şunları söyledi:

“Cihat Yaycı’nın bugün istifa etmiş olması, her şeyden önce bu ülke için çok büyük bir kayıptır. Niye? Kendisi özellikle, Cumhurbaşkanının bile takdirlerini kazandığı, Libya ile yapmış olduğumuz, 'deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması'nın mimarıdır. Kendisi yaklaşık 10 yıldır bu konuyla ilgili çalışmaktadır ve TSK’da doçent rütbesinde olan tek maarif subaydır. Cumhuriyet tarihinin tek maarif subayıdır, bu çok önemlidir. Bu bilgilerini ülkemizin milli çıkarları için kullanmış, biz de bundan kazanımlar elde etmişizdir. Kimse Libya ile yapılan anlaşmayı kavrayamıyor; Doğu Akdeniz’de bizim 70 yıllık bütün enerji ihtiyacımızı karşılayacak olan hidrokarbon yatakları mevcuttur. Bunlar Yunanlılar ve Rum kesimi tarafından hukuka aykırı şekilde işgal ediliyordu. Cihat Yaycı Amiralimiz, kendi geliştirdiği Yaycı doktrini ile uluslar arası alanda bu görüşünü kabul ettirdi. Ve biz bugün, Cihat Yaycı sayesinde bizim olan milli değerlerimizin kaybolmasının önüne geçtik.

İkincisi FETÖmetre ile ilgili çok önemli çalışmaları var. FETÖ ile mücadelenin yılmaz bir savaşçısıydı. En başarılı FETÖ’yle mücadele Deniz Kuvvetleri’nde yapılıyordu, bu da Cihat Yaycı sayesinde… Şimdi böyle olunca FETÖ’cülerin, Yunanlıların, Doğu Akdeniz’de çıkarı olan Rusların, Fransızların ana hedefindeydi. Yani, kendisi BM’ye kadar şikayet edilen süreçler yaşamış… Bu ülke için çalışan, Cumhurbaşkanının tabiriyle ‘milli’ ve ‘yerli’ bir komutandı. Ama ne yazık ki, Cihat Yaycı’nın bu kadar ön plana çıkması, MSB tarafından kabullenilemedi. Ve kendisinden daha önce olan Metin Temel, Zekai Aksakallı gibi komutanların akıbetine uğradı, MSB tarafından hakkında uyduruktan açılmış olan bir soruşturma neticesinde pasif bir göreve atadılar. Bu yetmezmiş gibi, MSB’deki teftiş dairesi bir yazı yazıyor. Diyor ki, ‘18’inde derhal ilişiğinin kesilmesine ve bize bilgi verilmesine…’ Sen, Deniz Kuvvetlerinin, yani ülkemizin en önemli kurumlarından birisinin, ki karargahı yöneten kişidir, onunla ilgili, ‘şuraya gönderin, ilişiğini kesin, bize derhal bilgi verin’ gibi ifadeler bir insanı aşağılamak için yapılabilecek en somut hareketler bunlar. Ve bunlara dayanamayan Cihat Yaycı’da istifa etti.

Çok önemli bir şeye değinmek istiyorum. Bizim ülkemizin çok değerli komutanları, ne yazık ki, bu karanlık sistem nedeniyle birer birer elemine ediliyor. Suriye kahramanı dediğimiz Metin Temel paşamız şu anda pasif bir görevde, bu karanlık sistem nedeniyle. Zekai Aksakallı paşamız, belki de 15 Temmuz’un seyrini değiştiren komutanımız şu anda pasifize dilmiş ve bu ülkenin en değerli amirallerinden bir tanesi de yine bu karanlık sistem tarafından pasifize edildi.

Ben burada Cumhurbaşkanına büyük bir görev düştüğüne inanıyorum. Bu ülkenin yetiştirdiği değerli komutanları yok eden bu sistemin durdurulması lazım. Yoksa bundan sonraki süreçte de yine başarılı gördüğümüz birçok komutanımız bu karanlık sistem tarafından yok edildiğini göreceğiz. Buna izin vermemesi lazım. Çünkü bizim ülkemizde, çok fazla ülkesine bu kadar çok yararı olmuş komutan, insan yetişmiyor. Bizim insan kaynaklaırmızın korunma görevini mutlaka bir şekilde Cumhurbaşkanı el atıp, bunlara son vermeli. Kendisi istifa etti ama istifa etmiş olması ondan yararlanılmayacak anlamına gelmemeli. Cihat Yaycı amiralden bundan sonraki süreçte de yararlanmanın bir yolu bulunmalı.

Burada MSB’nin bu süreci en az 6 öncesinden başlattığına dair kanıtlar var. Bundan 6 ay önce MSB’de çok üst düzey bir yönetici, MSB Teftiş Başkanlığı’na geliyor ve diyor ki, ‘Bu Cihat Yaycı ile ilgili bir şeyler bulun!’ Bu talimatı verdikten sonra, konuştuğu kişi aşağıdakilere diyor ki, ‘Gidin bu Cihat Yaycı’yı incelemeye alın!” Bunun üzerine, aşağıdakiler diyor ki, ‘Bu kadar başarılı bir kişiyle ilgili biz neden böyle bir şey yapalım!’ Sonra bu süreci anlatan bir tutanak tutuluyor. Ve bu tutanak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderiliyor. Bu tutanak şu anda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda var. Yani Cihat Yaycı’yı bu istifa sürecine getiren şey, bir operasyon; 6 ay önceden başlatılmış bir operasyon! Mehmet Metiner de bundan bahsetmişti, hatırlarsanız. Benim söylediklerimle benzer şeyler ifade etmişti.

MSB, bu ülkenin başarılı insanlarını yok etmek için veya onları istifaya sürüklemek için işlemlerin yapıldığı bir yer olmamalı. Tam aksine bu kişileri koruyan, onları değerlendiren bir yer olması lazım. Bu hususun mutlaka kamuoyunun dikkatine sunulması ve böylesi değerlerimizin kısır çekişmeler nedeniyle önüne geçilmesi lazım.”

"ZAMANI GELİNCE HER ŞEY ORTAYA ÇIKACAK"

Erkin, istifadan sonra Sözcü'de yaptığı haberde ise itibarı ile üniforması arasında tercih yapan Cihat Yaycı, yakın çevresine “Bir Türk amiraline yakışanı yaptım. Zamanı gelince her şey ortaya çıkacak” dediğini kaydetti.

NE OLMUŞTU

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayınlanan kararnameyle Genelkurmay Başkanlığı emrine atanması gündeme bomba gibi düştü.

FETÖMETRE”nin kurucusu ve son dönemde Erdoğan başka olmak üzere üst düzey devlet yetkililerinin büyük bir başarı olarak açıkladıkları Libya ile yapılan deniz yetki alanı anlaşmasının mimarı olan Yaycı’ya ilişkin alınan bu karar, ‘Kızağa çekildi’ yorumlarının yapılmasına neden oldu.

Yaycı’nın ‘kızağa çekilmesi’, çok sayıda tartışmayı da beraberinde getirdi. Yapılan yorumlar, bu kararın ‘FETÖ’cüleri ve Yunanistan’ı sevindirdiği’ yönünde oldu ve bu karar çok sayıda kişi tarafından şaşkınlıkla karşılandı.

Ancak... Yaycı’nın kızağa çekilmesi, Türkiye siyasi hayatında yaşanan çoğu önemli gelişme gibi aynı anda hem ‘göz göre göre’, hem de ‘şaşırtıcı’ oldu.

Yaycı’nın atama kararına gelen süreçte yaşananlar, bu kararın yaratacağı etki ve TSK ve ülkeye yaşatacağı olumsuzluklar kadar kritik. Zira, bu kararın ani olmadığı, devam eden bir ‘kavganın’ sonucu olduğu konuyu takip edenlerin uzundur bildiği bir gerçek.