Muharrem Sarıkaya, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun dünkü yıllık basın değerlendirme toplantısının izlenimlerini aktardı.

DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun dünkü yıllık basın değerlendirme toplantısına katıldı. Sarıkaya, dış politikada gerilimi azaltıcı hamleler olduğunu ifade ederek, şöyle yazdı:

"Özellikle son dönem AİHM üzerinden yeni bir gerilim alanı açılan AB ile ilişkileri yeniden tayin etmenin yöntemini arıyor.

Reformlarla aradaki sorunları yumuşatırken, duruşundan da taviz vermek istemiyor.

Son bir haftadır konuştuğum hükümet çevrelerinden aldığım bilgileri toparlarsam Ankara’nın bakışı net:

“AB’nin ve Avrupa’nın birçok kurumu kendi içinde ciddi sorunlar yaşıyor. Biz uzun süredir AB’nin tam üyesi olmak için uğraşıyoruz, siyasi olarak engelleniyoruz. Böyle devam etmesi de mümkün değil; ya yeni bir zemine oturacak, ya da yeniden yapılanacak. Başkanlık sisteminin kurumsal yapılanması içinde ilişkide olduğumuz kurumlarla da yeni yol haritası çizmeliyiz.”

Türkiye'ye yaptırım zor 

Sadece AB de değil, Avrupa Konseyi başta olmak üzere diğer kurumların da iç sorunlarının büyük olduğuna inanılıyor.

Sonradan Birliğe katılan iki ülkenin direnişi nedeniyle AB’nin bütçesini geçirmekte zorlandığına dikkat çekiliyor.

Bu denli ağır sorunları olan AB’nin ve Avrupa Konseyi’nin bir de AİHM gibi insan hakları ve hukuk konusunda uğraşma niyetinde olamayacağı belirtiliyor.

Örnek olarak da AİHM’in Memmedov isimli muhalifin uzun tutukluluğu nedeniyle geçen sene cezalandırdığı Azerbaycan’a dikkat çekiliyor.

Azerbaycan kararını almanın dahi yıllar sürdüğünü, AB ile yıllardır ilişkide olan ve bazı kurumların kurucusu durumunda bulunan Türkiye’ye yönelik bir karar almasının güçlüğüne vurgu yapılıyor.

Eskimiş hukuk da yapılanmalı 

Aslında Ankara bir taraftan gerilim yaratan zeminleri daha görünür yaparak onun üzerinden yeni ilişki düzeyini belirlemenin yöntemini arıyor.

Nitekim bir süre önce sohbetimiz sırasında Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Politika Kurul üyesi Mehmet Uçum, AİHM kararını yorumlarken şu cümleyi kurmuştu:

“Avrupa ile aramızda var olan eski ve eskimiş hukuk da yeniden yapılanan ilişkilerimize yetmiyor. Türkiye’nin geçmişteki Türkiye olmadığını Avrupa da anlayacak ve bu zeminde ilişkileri yeniden yapılandıracak…”

Bunun Avrupa ve kurumları ile var olan ilişkilerden vazgeçileceği anlamına gelmediğini de belirtip sözlerini özetle şöyle devam ettirdi:

“Ama Türkiye bir süredir yüzünü yeniden döndüğü Avrupa ile ilişkilerini yeniden kurarken, hukuk sisteminde var olan üsten ve dayatmacı yapısının da eskidiğini göstermek zorunda. Yeni ilişkimizi kurarken, hukukunun da yeniden oluşturulması gerekiyor. Siyasi kararlarının bizim için geçerliliğini yitirdiğini görmesi gerekiyor…”

Multi diplomasiye geçiş 

Benzer cümleleri geçen hafta Olaylar ve Görüşler programımıza katılan Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Çağrı Erhan da benzer yaklaşımda bulunmuş ve Türkiye’ye dayatmacı politikaların geçerliliğini yitirdiğini söylemişti.

Görünen o ki Ankara sadece AB ile değil, bünyesinde olan ve ilişkileri iyi gitmeyen her kesimle ilişkilerini yeni rayına oturtmak için uğraşacak.

Yeni yıl dış politika açısından multi-diplomasiye tanıklık edildiği yeni bir dönemin de başlangıcını getirecek…"