Süleyman Soylu'nun sosyal medyadan açıkladığı istifa kararı, yaklaşık iki saat sonra Saray'dan gelen 'istifa kabul edilmemiştir' açıklaması ile geçersiz kalsa da, istifanın nedenleri hakkındaki tartışmalar sürüyor. Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, "Biri büyük ikisi güncel üç neden" başlıklı bugünkü yazısında Soylu'yu istifaya götüren süreci yazdı.
Zeyrek'in yazısı şöyle:
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 10 Nisan 2020 Cuma gecesi 22.00'de duyurulan, 24.00'de yürürlüğe giren iki günlük sokağa çıkma yasağının bitmesine iki saat kala istifa ettiğini açıkladı. Hem Türkiye, hem hükümet için tam bir şoktu. Soylu'nun açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşılmıştı. Kimse inanmak istemedi, herkes “hesapları mı ele geçirilmiş” diye düşündü.
Soylu'nun istifası duyulduktan sonra en çok karşılaştığım soru şu oldu:
“Açıklamayı Cumhurbaşkanı ile görüştükten, istifası kabul edildikten sonra mı yapmış?”
Hem Soylu ile ilgili genel gözlemlerimden, hem topladığım bilgilerden yola çıkarak şu yanıtı verebilirim: Daha önce “Trabzon Krizi” sırasında da benzer şekilde tek taraflı bir istifa açıklaması hazırladı, ancak yakın çalışma arkadaşlarının “devlet adamlığı Cumhurbaşkanı'na bildirmeden böyle bir adım atmamayı gerektirir” uyarısı nedeniyle vazgeçti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Soylu'nun istifasını sıcak karşılamadı. O nedenle bu kez, Cumhurbaşkanı'na bilgi verdikten sonra açıklamasını duyurdu.
Peki Soylu duyurmadan önce Cumhurbaşkanı istifasını kabul etmiş miydi?
Konuştuğum kaynaklarım, “Hayır, ikna etmek için görüşmeye çağırdı” bilgisini paylaştılar.
Soylu'nun istifasının kabul edilmediği 23.45'te duyuruldu. Ancak Soylu'nun sosyal medyadaki mesajları bir süre daha kaldı.
O nedenle biz gelin “Soylu istifa ettiğini sosyal medyadan duyurma aşamasına nasıl ge(tiri)ldi” sorusuna yanıt arayalım.
Baştan söyleyeyim: Yazacaklarımın tamamını birkaç kaynaktan teyit ettim.
Soylu ile diyaloğu olan, Soylu'yu tanıyan herkes “Sokağa çıkma yasağı ancak bardağı taşıran son damla olabilir” diyor.
Nasıl mı?
Malum: Soylu ile bazı bakanlar arasındaki sorunlar daha Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeden önce başlamıştı. Hangi bakanları kastettiğimi şu andaki kabine ile sistem değişmeden önceki son Başbakanlık kabinesinin ortak bakanlarını bularak tahmin edebilirsiniz.
Soylu, hükümet içi çatışmalardan hep uzak duruyordu ama hiçbir zaman kaçamıyordu. Birçok gerilim yaşadı. Kameralara takılan gerilimli anlar dahi oldu. En son 2019'un sonuna doğru Trabzon'la ilgili bir sorun nedeniyle ipler gerildi.
Soylu, istifa metnini hazırladı ama bir yardımcısı ve mesai arkadaşlarının devreye girmesiyle kamuoyuna açıklamayıp Erdoğan'a bilgi vermeyi seçti. Erdoğan istemeyince de yerinde kaldı.
Soylu karşıtı grup, muhalefet cenahındaki Soylu tepkisi değirmenine de su taşımaktan çekinmedi. Soylu muhalefetle karşı karşıya geldiği birçok konuda tek başına bırakıldı.
Çok geriye gitmeden son iki güncel olaya yoğunlaşalım.
– İlki, CHP'li belediyelerin korona mağdurları için başlattığı yardım kampanyasıydı.
Belediyelerin yardım hesaplarına el konulması hukuki açıdan sorunlu bir karardı. Hukuki boyut konusundaki uyarıları ve eleştirileri haklı bulsa da Soylu, hükümetin kararını uyguladı ve sonuna kadar savundu. Bir kez daha muhalefetin hedef tahtasına oturtuldu. Hazine ve Maliye Bakanı'ndan, Adalet Bakanı'ndan, Sağlık Bakanı'ndan kendisine destek bekledi ama yine yalnız kaldı. (Bir kaynağım, bu konudaki sitemlerini Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e doğrudan ilettiğine dair bir bilgi aktardı).
– İkincisi ise korona ile mücadelede ortaya çıkan fotoğraftı. Salgının yayılmaması için alınan tedbirlerin tamamına yakını İçişleri Bakanlığı tarafından uygulanıyordu. Haliyle uygulamalar sırasında çıkan bütün aksaklıkların faturası İçişleri Bakanlığı'na çıkarılıyordu. Tıpkı geçen cuma günü alınan sokağa çıkma yasağının duyurulmasından sonra yaşanan sorun gibi.
Sağlık Bakanlığı'nın İçişleri Bakanlığı ile yeterli veri paylaşmaması yetmiyormuş gibi, bütün olumlu durumları üstlenmesi, hatta “halkla ilişkiler çalışmalarına malzeme yapması”, olumsuzlukları ise İçişleri Bakanlığı'na fatura etmesi de Soylu açısından çok rahatsız edici bir hal almıştı. Bu durum dün iki bakan arasında yüksek gerilime neden oldu.
Yazmama gerek yok. Sokağa çıkma yasağı açıklandıktan sonra ortaya çıkan bütün eleştirileri yine Soylu'nun tek başına göğüslediğini fark etmişsinizdir.
İktidar cephesinden yanında destek ararken/beklerken sert eleştiriler alması da Soylu için bardağın taşmasına neden olmuştu.
Anlayacağınız, “Terörle mücadele gibi zor işlere büyük mesai harcayan, tehditler alan, ‘antidemokratik uygulamaların sorumlusu' olarak her türlü muhalefetin hedef tahtasına yerleşen” bir iktidar mensubununiçeride yalnız bırakılmayı ve bu seviyedeki gerilimi daha uzun süre tek başına kaldırması zor görünüyordu. Yani istifa göstere göstere geliyordu.